Fatih Altaylı 'değişen' yazısında hangi yazara "Vatan haini" deyip çarketti?

Fatih Altaylı'nın Gazete Habertürk'te 'değiştirilen' köşe yazısı medya kulislerine bomba gibi düştü.Radar Operatörü o yazının şifrelerini çözdü.

Oda TV’de medya kulislerini hareketlendiren bir haber yer aldı. Buna göre Gazete Habertürk yazarı Fatih Altaylı’nın köşe yazısı son anda “değişmişti.” Habere göre Gazete Habertürk yazarı Fatih Altaylı’nın, 17 Haziran 2017 tarihli yazısı, “taşra” adı verilen ilk baskıda “FETÖ’den Türkiye’ye yeni kumpas” başlığıyla yayımlandı.

Altaylı yazısında, adını vermediği bir gazeteci arkadaşının kendisini aradığı belirtip aralarında geçen konuşmayı şöyle aktardı:

Gece vakti bir gazeteci arkadaşım aradı. ‘Duydun mu?’ diyerek. Zannedersin olan biten her şeyi duymak zorundayım. ‘Neyi duydum mu?’ dedim.

‘MİT yurtdışına kaçan FETÖ’cüleri bulundukları ülkede öldürecekmiş...’

Başladım gülmeye: ‘Ulan ne manyak adamsın böyle bir şeyi nasıl uydurursun.’

‘Yok be ciddi. Üstelik ben uydurmadım. Televizyonda söylemişler. Ben de internette okudum’ dedi.

‘Şaka yapmışlardır. Böyle şeyi aklı başında kimse söylemez’ dedim.

‘Vallahi söylemişler. Billahi söylemişler’ dedi.

‘İnanma. Bunu kim söylemişse FETÖ’cüdür. Ön almaya Türkiye’yi sıkıştırmaya çalışıyorlardır. FETÖ’nün kara propagandası bunlar. Yarın bunlardan birine otomobil çarpsa Türkiye’yi suçlamak için uydurmuşlardır. Tipik FETÖ taktiği’ dedim.

Susturamadım.

‘Yok be kardeşim. Söyleyen FETÖ’cü falan değil’ dedi.

‘O zaman gizli FETÖ’cüdür. Aklı biraz başında olan biri, öyle şey söylemez. Hele hele televizyonda hiç söylemez. Ancak FETÖ’cüleri savunma gayreti içinde olan biri söyler’ dedim, ama gazeteci arkadaşımı susturamadım.

Çok açık söyleyeyim, televizyonda Türkiye Cumhuriyeti devletinin herhangi bir kurumunun yurt dışında suikastlar düzenleyeceğini söylemek, bunu da sözde bu kurumdaki kaynaklara dayanarak söylediğini iddia etmek, tam anlamıyla vatan hainliğidir; Türkiye’yi karalama, ileride Türkiye’yi suçlayacak olanlara malzeme verme girişimidir.

Yarın öbür gün, FETÖ’cüler kendi aralarında bir hesaplaşmaya girişseler faturayı Türkiye’ye keser bütün dünya. Ya da FETÖ içlerinden birini feda ederek, Türkiye’yi suçlamak için yeni bir gerekçe yaratabilir. Cumhuriyet Gazetesi’nde çıkan ve Enis Berberoğlu’nun müebbet hapis cezası almasına neden olan haber bile böyle bir iddiayı televizyonda dile getirmenin yanında magazin haber sayılır. Böyle bir iddianın iki gerekçesi olabilir. Ya böyle bir girişimden korkan FETÖ, buna karşı ön alma çabasındadır... Ya da FETÖ, Türkiye’yi suçlayabilmek için yapmayı planladığı yeni operasyonuna zemin hazırlamaktadır.

Her iki durumda da bunun yapılacağını öne süren gizli veya açık FETÖ mensubudur.

Milli İstihbarat Teşkilatı, kendisini zor duruma düşürmek isteyen bu iddia karşısında suç duyurusunda bulunmak zorundadır.”

İşte o yazı:



Gazetenin “şehir” adı verilen ikinci baskısında ise Fatih Altaylı’nın yazısının değiştirildiği anlaşıldı. Altaylı’nın yazısının yerine “İtiraz mercii” başlıklı yeni bir yazıya yer verildiği görüldü. Bu yazıda ise Altaylı, Kuzey Irak’ta “bağımsız Kürdistan” için yapılacak referanduma ilişkin yansımaları kaleme aldı.

“FETÖ’den Türkiye’ye yeni kumpas” başlıklı yazıya internet sitesinde yer verilmezken “İtiraz mercii” başlıklı yeni yazı ise Habertürk’ün internet sitesindeki Fatih Altaylı yazıları arşivinde 17 Haziran 2017 tarihiyle yer buldu.

İşte o yazı:



Yazıyı kimse fark etmedi. Ta ki Oda TV haberini yapana kadar. Peki Oda TV durup dururken neden böyle bir haber yaptı? Sorunun yanıtı ilk yazının içeriğinde gizli. Medya kulislerine göre Altaylı yazısının ilk halinde “vatan haini" sözleriyle Cem Küçük’ü hedef almıştı. Hem de FETÖ’cü hesapların sosyal medyada yaydığı ‘Cem Küçük hizmet gönüllülerine suikast çağrısı yapıyor” haberlerine dayanarak...

Oda TV kendi haberine göre, bu değişikliğin peşine düşmüş, nedenini Altaylı’nın kendisine sormuştu.

Altaylı’nın cevabı şöyle:

“O yazıyı düzeltme servisi sistemde görüp almış ve kullanmış. Oysa o yazıyı ben yayınlanmak üzere yollamamıştım. Sayfada görünce ben geri çektim, çünkü içeriğini doğrulatmamıştım. Telefonla gelen bir bilgiydi ama bu sözlerin gerçekten söylenip söylenmediğini öğrenememiştim. Yazıyı yazdım ama daha sonra program içeriğinde böyle bir şey söylenmediğini öğrenince yazıyı yollamadım ama yanlışlıkla sistemde kalmış ve yanlışlıkla sayfaya koymuşlardı. Uyardım Ve sayfadan çıkarttım.”

El insaf...

Deneyimli gazeteci Altaylı, emekçi düzeltmenlerin kendi inisiyatifiyle yazı yayımlayamayacağını en iyi bilen isimlerden. Peki neden kendini bu sözlerle savundu? Topu neden gazete çalışanlarına attı? Şimdi herkes bu soruyu soruyor. İşin içinde Altaylı’ya sansür mü, yoksa başka bir şey mi var? Sansür varsa herkes gazeteciliği savunur... Tabii aslı astarı olan gazetecilikse. Ama bildiğimiz tek şey, emekçilerin bu işle uzaktan yakından alakasının olmayacağıdır.

El insaf Altaylı... El insaf..

RADAR OPERATÖRÜ