Medya
06 Oca 2018 13:39 Son Güncelleme: 24 Kas 2018 01:55

Ertuğrul Özkök duayen ismin ardından yazdı: Biz Münir Özkul'u niye sevdik?

Hürriyet yazarı Ertuğrul Özkök dün hayatını kaybeden duayen sanatçı Münir Özkul’u köşesine taşıdı.

Dün öğlen saatlerinde hayatını kaybeden 93 yaşındaki sanatçının sanat yaşamı boyunca canlandırdığı bazı karakterlerini andığı yazısında Özkök “Biz Mahmut Hocayı çok sevdik…” dedi. Özkök, “Özkul için Hani bir zamanlar “Biz sınıfsız, zümresiz kaynaşmış bir milletiz” diye bir laf vardı ya... Büyük bir yalan da olsa, bize o duyguyu veren gençlik ütopyamızı yazan başöğretmenimizdi Mahmut Hoca...” ifadesini kullandı.

Özkök'ün "Bak beyim sana iki çift lafım var" başlığıyla yayımlanan yazısı şöyle:

Biz Münir Özkul’u niye sevdik...

Bak beyim sana iki çift lafım var. Sahi niye bu kadar çok sevdik...

Çünkü biz onu Yaşar Usta olarak çok sevdik...

Yaşar Usta’nın o harikulade filmde, o gaddar adama söylediği şu sözleri çok sevdiğimiz için sevdik:

“Bak beyim, sana iki çift lafım var. Koskoca adamsın. Paran var, pulun var, her şeyin var. Binlerce kişi çalışıyor emrinde. Yakışır mı sana ekmekle oynamak? Yakışır mı bunca günahsızı, çoluğu çocuğu, karda kışta sokağa atmak, aç bırakmak? Ama nasıl yakışmasın! Sen değil misin öz kızına bile acımayan, bir damlacık saadeti çok gören.”

SEN BENİM KİM OLDUĞUMU  BİLİYOR MUSUN DİYENE

“Bizim Aile”ydi o filmin adı...

Bu ülkenin başına musallat olan “Sen benim kim olduğumu biliyor musun” kibrine, hepimizin ortak isyanını anlatıyordu o cümleler...

Bu ülkenin “Sen benim kim olduğumu biliyor musun” heybetiyle gezen siyasetçisine, her devirde mahallemize musallat olan zebellaya, canavarlaşmış, gaddarlaşmış güç sahibine, zulmünü silah etmiş zalimine...

İçimizden, ta şuramızdan yükselen bir feryattı...

Biz Yaşar Usta’yı işte, zulme direnen her insanın içindeki o feryadı, en delikanlı, en hüzünlü haliyle söylemesini sevdik.

Dedim ya... “Bizim Aile”ydi o hayat filminin adı...

Abimiz, babamız, kardeşimiz söylüyordu.

LEYLİ MECCANİ PARALI PARASIZ YATILI ÇOCUKLARIN HOCASI

Biz Mahmut Hoca’yı çok sevdik...

Sahi neden sevdik....

Büyük oyuncu Münir Özkul’un ölüm haberi neden her birimizin içinde incecik bir bamteline dokundu...

Neden hepimiz, bir millet aynı anda “Mahmut Hocamızı kaybettik” diye için için ağlamaya başladık...

Çünkü o, leyli meccani, parasız, paralı yatılı, taşımalı, taşımasız her okul talebesinin, onların her annesinin, babasının Mahmut Hoca’sıydı...

Hepimiz bu millet, Türk’üyle, Kürt’üyle, Sünni’siyle, Alevi’siyle, Doğulusuyla, Batılısıyla...

Hepimiz Mahmut Hoca’yı kaybettik diye ağladık...

Çünkü Mahmut Hoca, bu ülkede taammüden öldürülmüş en insani, en biz yanımızın kahramanıydı...

TÜRK'ÜN, KÜRT'ÜN, SUNNİ'NİN, ALEVİ'NİN DE MAHMUT HOCASI

Bizden biriydi Mahmut Hoca...

Ayrım kayrım yapmayan, Sünni, Şii, Türk, Kürt, başörtülü başörtüsüz, alnı secdeye değen değmeyen..

Rakı içen içmeyen hepimizi bir araya getirip, oradan “iyi insan” portresi çıkaran hocamızdı...

Hani bir zamanlar “Biz sınıfsız, zümresiz kaynaşmış bir milletiz” diye bir laf vardı ya...

Büyük bir yalan da olsa, bize o duyguyu veren gençlik ütopyamızı yazan başöğretmenimizdi Mahmut Hoca...

Bir lego ustasıydı....

Kendisi de şimdi artık kaybettiğimiz o harikulade legonun son parçalarından biriydi...

Artık bir Mahmut Hocamız da yok...

Legomuz zaten epey bir zamandır paramparçaydı...

O güzel legonun son parçası da gitti... Geriye biz beş nesilden Hababam talebesinin ağzındaki o unutulmaz laf kaldı:

“Ağlama hocam, bizi de ağlatacaksın...”

Sen de gittin ya... Şu yalnız ve güzel ülkemizde...

Sınıf dağıldı, artık hepimiz küçük gettolarımızda tek tek ağlıyoruz...

BİZ NEDEN 'KEL' LAFINI ATIP MAHMUT HOCA DİYE SEVDİK

- Çünkü adildi...

Damat Ferit’le, Güdük Necmi arasında bir ayrım kayrım yapmıyordu...

- Çünkü vicdanlıydı...

Hafize Anne’nin vicdan ikiziydi...

- Çünkü müşfikti...

Hayta’nın haytalıklarına karşı bile müşfikti...

- Çünkü anlayışlıydı...

Evinden uzak İnek Şaban’ın sıla hasretini, Domdom Ali’nin takma adıyla arkasında saklandığı yalnızlığını en iyi anlayan insandı.

- Otoriter gibiydi...

Ama despot değildi...

- Sert gibi dururdu ama...

Hemen arkasına dünyanın en munis hatlarını çizerdi...

- Vakurdu ama...

Kibir onun mahallesine hiç uğramamıştı...

- Unutmazdı ama...

Hatırlamamayı, affetmeyi bilirdi...

- Yaşça bizden büyüktü...

Ama yaşı ve o cüssesi var ya...

İçindeki insanın yanında cüce gibi kalıyordu..