İnfial
17 Oca 2017 13:37 Son Güncelleme: 23 Kas 2018 22:23

Bu muydu sizin “Profesyonel Terörist”iniz?

Medyaradar analisti Atilla Akar, yakalanan saldırgana dair şu ana değinki “Profesyonel” olduğu iddialarını tartıştı…

Bazen kendime çok kızıyorum hatta sonradan pişman oluyorum. Sebebine gelince bir yazı yazıyor sonra şu veya bu nedenle yayınlamıyorum. (Bu tarz yazılarım bir klasörü doldurdu) Nitekim 05.01.2017 tarihinde yazıp yayınlamadığım “Reina saldırganı çok mu profesyoneldi?” başlıklı bir yazım var. O yazıda Reina saldırganının profesyonel değil, “Yeni tip terörün yeni tip bir unsuru” olduğunu öne sürmüştüm. Bu terör ki “Klasik terör tipleri”nden bazı noktalarda ayrıldığı için tam çözümlenemiyordu.

Şimdi “Abu Muhammed Horasani” kod isimli, Özbek Abdulkadir Masharipov Esenyurt’ta bir eve yapılan baskın neticesi yakalanmış bulunuyor. Reina saldırganı ile birlikte 1'i Kırgız asıllı erkek, 3'ü kadın 4 kişi de gözaltına alınmış. İşin ilginci bu aranma sürecinde kendi kendime hep şöyle düşündüm; “Bu kişi muhtemelen yurtdışına çıkmadı. Kıstırılmış vaziyette bekliyor. Derme çatma, yardım yataklık,  arkadaşlık ilişkileriyle bir yerde saklanıyor. Takibatı atlatabilirse ve fırsat bulursa kaçmayı deneyecek.” Tam düşündüğüm gibi çıktı. Neyse, adam sonuçta alenen IŞİD’li daha ötesi mi var? İstanbul Valisi bile bunu itiraf ediyor…



Yani öyle anlaşılıyor ki burası profesyonellere özgü bir “Safe House” (Güvenli ev) değil, mecburen sığınılmış bir “geçici konaklama”ya daha çok benziyor. Bu arada ailesiyle birlikte dolaşan (Eşi ve çocuğu ile) bir “terörist” profili ilginç. Yanısıra “4 yaşında çocuğu ile yakalandı” dendi ama doğru çıkmadı galiba. (Cemil Barlas’ın çocukla ilgili o vahim çağrısı neydi öyle?)  Zaten uzunca süre yakalanamamışsa da bu yüzden olmuşa benziyor. Sonuçta yatağın altına saklanacak kadar da basit davranışlı biri!

Oysa ardından neler denilmemişti ki? Teröristin “çok profesyonel” olduğundan tutun, arkasında “Büyük istihbarat servisleri “olduğuna, büyük bir profesyonel “lojistik destek ağı”na, gizli servis bağlantılarına, (Ve onlar eliyle kaçırıldığına!) varıncaya kadar benim gibi bir “komplo teorisyeni”ni bile  hayrete düşüren ne hikâyeler, kurgular anlatılmamıştı ki? Şu an bile neler köpürtülüyor. “Yok, “DAEŞ’in diğer eylemlerine uymuyor”muş da, (Niye?) “Arkasındaki bağlantılar önemliymiş” de. (Tabii ki “bağlantı” var. Sonuçta örgüt bu. Ama sizin kafanızdaki gibi değil anlaşılan.) Oysa belli ki tipik Taliban, El Kaide, IŞİD sürecinden geçmiş bir eylemci bu. Kafamızdaki şablonları olaylara yamamaktan dolayı gerçeklere sıra gelmiyor ki?



“FANATİK ADANMIŞLAR”IN UMURSAMAZ TERÖRÜ!..

Sonuçta ortada bir “Küresel Cihat Hareketi” ve kendisini buna adamış kişiler gerçeği vardır. (Zaten IŞİD tarafından olay sahiplenilmiştir. Hem de Rakka Merkez Bürosu tarafından. Daha neyi tartışıyoruz anlamıyorum.) Bu kişilerin “eğitimli” olması “profesyonel” olduğu anlamına gelmez. 

Birçok profesyonele beş çekecek “Amatörler” de olabilir. Hele de bize ruhen sakat ya da hastalıklı gelse de kendisine göre “idealleri”, amaçları olan biriyse. Zaten günümüz terörünün ana meselesi de bu. Örneğin 7 Ocak 2015’te Paris’te Charlie Hebdo Dergisi’ne saldırı düzenleyen Koachi Kardeşler çok mu “Profesyonel”di. Hareketlerine bakılırsa öyleydi ama gerçekte öyle değillerdi. Olay Paris’te olursa IŞİD’li bizde olursa servis işi. Güzel mantık doğrusu!..

“YENİ TİP TERÖR”Ü ANLAMAK!..

Sanırım bir türlü anlaşılmak istenmeyen şu; bu adamlar bize acayip “Katil ruhlu”, “Kötücül”, “Acımasız”, “Vahşi”, “Gözünü kan bürümüş”, “Vicdansız”, vb gelebilir. (Zaten öyle olmasa onlarca insanı başka türlü nasıl öldürebilir?) Sonuca bakarsanız hakikaten öyleler de. Lakin bu insanların kendilerine göre “zeki olmadıkları” nı, (Zekânın hep “iyiye kullanıldığını” size kim söyledi ki?) “plan yapamadıkları” nı, “esnek taktikler geliştiremedikleri” ni, “askeri becerileri olmadığını”, kendi çaplarında ilişkiler kuramadıklarını, vb söyleyemezsiniz. “Sıradan insan”ın en tahripkâr şekilde sahneye çıkışıdır bu. Bunların varoluş amaçları en yüksek yıkımı vermek zaten.

IŞİD’in gelişim sürecini, örgütlenmesini, ideolojisini, militan devşirme yöntemlerini, kullandığı argümanlarını, “stratejik zekâ”sını, esnek taktiklerini, hedeflerine dair yaptıkları ince psikolojik hesapları, propaganda yöntemlerini, vb bilenler için bunlar hiç “şaşırtıcı” durumlar değil. Ortada artık alanında “uzmanlaşmış” bir mekanizma var.

Bunlar -duymak hoşumuza gitmese de- üzerinde yoğunlaştıkları alanda maalesef son derece “becerikli” davrandıklarını söyleyebiliriz. Zaten gerek dünya terör tarihi gerekse de son dönem bölgemizde yaşananlar bize bunu gösteriyor. Terör ve terörist her zaman bir açığınızı bulup eylemini gerçekleştiriyor. Verebilecekleri azami zararı verebiliyorlar. Acı ama gerçek bu. Bizim “normal algı”mızla kavrayamayacağımız bir durum bu…

IŞİD’İ DOĞRU ÇÖZÜMLEYEN BERİ GELSİN!..

Hele de günümüzün “Yeni-Tip Terör”ü söz konusu olduğunda durum hepten karmaşık (Ya da özünde basit) bir hal alıyor. Bilhassa IŞİD söz konusu olduğunda yapılan analizler çoğu kez yetersiz kalıyor. IŞİD’i sadece “Toplama çapulcular”dan ibaret gören bakış meselenin sadece bir yüzünü görüyor. (IŞİD konusunda farklı tezlerim var ama girersem yazı uzar) Bunlar kimi kez “küçümsemek” amacıyla kimi kez de sözüm ona “sosyolojik analiz” havasında söyleniyor ama bunun onlar için aslında bir “dezavantaj” değil, “avantaj” olduğunu kimse anlamak istemiyor.

Bugün IŞİD saflarında dünyanın dört bir tarafından, muhtelif saiklerle binlerce militan ölümüne çarpışıyor. Hem de en sert koşullarda. Bunların çoğu modern anlamda tanımladığımız şekilde “Profesyonel” değiller ama her biri sıcak savaş şartlarında yetkinleşiyorlar. Kendi çaplarında “deneyim” kazanıyorlar. Bütün bunlar az biraz eğitim, az biraz akıl, sinsilik,  “moral motivasyon” (Her nasılsa!), soğukkanlılık, gözü karalık ve yönlendirme ile bu sonuç sağlanabilir. Abartmaya hacet yok!
Her ne kadar IŞİD kendisine “İslam devleti” dese de diğer devletler gibi modern ve profesyonel bir orduya elbette sahip değil. (Daha çok Irak savaşından kalma, Suriye ordusundan ele geçirilmiş derme çatma silahlara sahip) Ancak onun “askerleri” çoğu profesyonel ordu askerinden daha savaşçı. Gözünü kırpmadan kendisini ölüme atabiliyor. Asıl fark burada. Bu basit bir husus hiç değil. Afgan savaşından beri derinleşen bir eğilim bu… 

HANGİ PROFESYONELLİK?..

Bu anlamda hiçbiri “profesyonel” değil ama çoğu profesyonel askerden daha çok savaş birikimine sahip. Bu insanlar para için savaşmıyorlar. (Bu olayda bir türlü saldırgana ulaşmayan 150 Bin dolardan söz ediliyor. Bunun zannedilen türde bir “ödeme” değil, “lojistik amaçlı” bir para olduğunu zannediyorum) Çoğu ya “gönüllü” ya da ancak cep harçlıklarını sağlayacak kadar düşük “maaşlar” alıyorlar. Ölmeyle, öldürmeyle uzun süredir iç içe yaşıyorlar. Burada bizim “normal kriterlerimiz”le anlayamayacağımız (Ailesini bile zora sokan ve umursamayan biri) bir “algı dünyası” oluşuyor. Bizim açımızdan oldukça “rahatsız edici” olabilir ama –maalesef-  gene gerçek bu. Bugün Ortadoğu’da ve Uzak Asya coğrafyasında ortaya çıkan durumu, oluşan yeni insan kimliklerini ve bunun şekillendirdiği “Yeni-Tip Terörizm”i  anlamadan Reina saldırısını da anlamak mümkün değildir.



İşte o saldırganı Reina’nın kapısına getiren de, eğlenmekten başka bir suçu olmayan insanlara katliama yönelten de bu “algı” biçimi. Hiçbir “para” karşılığında sağlayamayacağınız bir halet-i ruhiye bu. Ölürken de öldürürken de “kendisinden daha önemli” bir mücadeleye hizmet ettiğini düşünüyor. Kimi kendini patlatıyor kimi katliam yapıyor. Modern dünyanın en yeni “laneti” de bu!..

O yüzden “yeni-tip terör”ü anlamak için mevcut tanımlar yetersiz kalabiliyor. Burada sadece bir amaca odaklanmış, yaptığı şeyin ne kadar “canice” olduğunu düşünmeyen, sorgulamayan, acımasız, canavarca, son derece katıksız nefrete dayalı, kendi inancına göre rasyonelleştirilmiş bir “davranış kalıbı” var. Bunun için sanıldığı anlamda “profesyonel” olmak gerekmiyor. (Hatta profesyonellik onlar için ayak bağı herhalde) Ne yazık ki Ortadoğu coğrafyası, süren savaş, belli inanışların en ekstrem yorumlanışları bu sonucu getiriyor. Son dönemlerde böylesi tiplerden öyle çok türedi ki. Yüzleşmemiz gereken asıl “olgu” bu…

GÜVENLİK ALGISI DA BUNA GÖRE DEĞİŞMELİ!.. 

Anlaşılamayan şudur; modern anlamda “profesyonel” olmayanların da en az bu alanın profesyonelleri kadar “profesyonelce” davranabilecekleridir. Lakin bu onları kendi başına “profesyonel” yapmaz. Sadece çok “fanatik amatörler”, adanmışlar olduklarını gösterir. (Kontr-Terör timleri profesyonel olabilir ama terör timleri olmak zorunda değil) Zaten bu derece etkili ve yıkıcı olabilmeleri de bu yüzdendir. Karşımızda herhangi bir “profesyonel” saldırıdan çok daha “tehlikeli” bir durum söz konusudur. Çünkü kendilerini “profesyoneller”in sınırlayıcı kural ve prosedürleriyle bağlı hissetmiyorlar. (“Onlar gibi düşünme”den onları çözümleyemezsiniz!) Bunun ayrımına varmadan önlem üretmek de mümkün görünmüyor. Ansızın ortaya çıkıyorlar, vuruyorlar, kaçıyorlar veya ölüyorlar. Denklemleri basit!

O yüzden doğru düzgün öngörü, sezi sahibi, farklı düşünebilen, standart dışı sonuç alıcı planlama yapabilen, çalıştığı konu üzerine atmasyondan değil gerçekten uzman, sıra dışı beyine sahip yöneticilere, bakışlara ihtiyaç var sanırım. Bakış açılarımızı ve yaklaşımlarımızı yeni duruma göre biran önce değiştirmek gerekiyor! 

Umarım bu olaya ve teröristin kimliğine dair önümüzdeki süreçte ortalığı gene yanıltıcı, saptırıcı, manipüle edici, abartıcı, kurgulara yaslanan, illa bir yerlere zorlamasına bağlayan,  sözüm ona “veri” ya da “bilgi” bombardımanına uğramayız!..

17.01.2017.

atillaakar@gmail.com