Televizyon
01 Eyl 2014 00:08 Son Güncelleme: 23 Kas 2018 16:37

Bu Kalp Hırsızı işi bilmiyor!

ATV’nin yeni aile dizisi Kalp Hırsızı ilk bölümüyle seyirci karşısında… Peki bu ilginç dizi TV eleştirmenimiz Murat Tolga Şen’in kalbini çalabildi mi?

Bakın, ben kötü biri değilim. Asıl işim sinema eleştirmenliği olduğu halde TV’de yayınlanan her işin de kıymetli olduğunu, ilgiye ve eleştiriye değdiğini düşünürüm. Hem yaratıcı ekipler hem de oyuncular tarafında sinema ve TV birbirinin içinden geçiyorken aksi de mümkün değil zaten.

TV’nin yaz tatili bitiyor, kanallar yepyeni dizilerle reyting adasına çıkartma yapıyor ancak bu yıl daha karaya ayak basmadan delik deşik olacak yapımlar çoğunlukta gibi görünüyor. Yılanların Öcü ölü doğdu, bu akşam da Kalp Hırsızı ile tanışmış olduk ama ben bu hırsızın reyting çalabileceğinden emin değilim.

Kalp Hırsızı’nda olaylar Defne (Mine Tugay) adlı yalnız bir annenin etrafında dönüyor. Epey hassas bir oğlu var, ufaklık kafayı babasına takmış, “nerede benim babam!” diyor, başka da bir şey demiyor, aslında onu da diyemiyor çünkü babası gelene kadar konuşmama yemini etmiş! Defne kızımız öyle ununu elemiş, eleğini asmış bir kadın değil, çevresinde ondan hoşlanan hem yakışıklı hem de başarılı bir adam var ama Defne’nin aklı oğlunda…

Hikayenin diğer tarafında ise bir tür Robin Hood çetesi olarak adlandırabileceğimiz Tekin ve arkadaşları var, hatta bir tanesi bildiğin Küçük John! Tekin ve ekibi sanat hırsızlığı yapıyor, yükte hafif pahada epey ağır şeyleri götürüyor ancak bir gece Defne’nin evine girince işler karışıyor! Kafayı babasıyla bozmuş çocuk, annesi onu avutmak için “baban bu gece gelecek yavrum” dediğinden eve giren hırsızı babası sanıyor, dili çözülüyor ama ertesi sabah babayı bulamayınca tekrar tutuluyor.  Defne de ne yapıyor, evladının baba sandığı adamı arayıp bulmanın çarelerini arıyor, olaylar gelişiyor, daha gelişecek vs.

Fakat anlamadığım, bu hikaye buradan ne kadar ileriye gidebilir ki? Dizilerin artık damakta bütün menülerinin tadı aynı olan Hamburger zincirinden çıkar gibi üretilmesini, yaratıcılığın can çekişmesini falan geçtim, bu hikayeyi saçmalatmadan, içine bir sürü gereksiz yan karakter sokmadan nereye götürebilirsiniz?

Kalp Hırsızı’nın en fazla beş-altı saate dayanabilecek bir çatısı var, dizi tutsa da çökecek, dizi uzar mı? elbette, Birol Güven yazar mutlaka bir şeyler ama ortada oku o mesafeye atacak bir dizi olduğunu düşünmüyorum ben…

Hiç mi bir şeyini beğenmedim, beğendim tabi. Jeneriğine epey emek verilmiş, ayrıca eski İngiliz suç komedilerini anımsatan tema müziğini de beğendim ama hikaye sıradan ve sığ, oyuncular ışıltısız. Hele de Defne’nin oğlu Bora’yı oynayan arkadaş, o hiç olmamış. Bir ara, Küçük Ağa’ya özenip sırt çantasını alıp Avustralyalara gitmelere kalktı, keşke hiç yazmasalardı böyle bir şey…

Mine Tugay, hayatının fırsatını yakalamış, başrolde, castın gerisi onun çevresinde dönecek bu çok belli ancak daha gayretli bir performans beklerdim. Zuhal Olcay’vari bir soğukluk var, bazen de çok yakışıyor ancak Defne daha nevrotik bir karakter gibi geliyor bana… Biraz daha çabalaması lazım!

İlk bölümden fal baktım, bunlar çıktı. İlerleyen günlerde ortalık diziden geçilmeyecek, bakalım hangisine “Olmuş bu, yılın dizisi!” diyeceğiz?  Kalp Hırsızı bu sezonun sonunu görmez diye düşünüyorum, pek yanılmam, bakalım ne olacak?

MURAT TOLGA ŞEN / murattolga@gmail.com