CineRadar
31 Tem 2014 23:09 Son Güncelleme: 23 Kas 2018 16:31

Bizi bunlar mı koruyacak?

Büyük bütçeli Galaksinin Koruyucuları, bu haftanın vizyon bombası! Ağustos’un ilk haftasında sakin bir film vizyonuyla karşılaşıyoruz. Bu hafta tam dört film gösterime giriyor.

Uzun zamandır beklenen yeni çizgi roman (Marvel) uyarlaması Galaksinin Koruyucuları bizi macera dolu fantastik bir yolculuğa çıkarıyor. Haftanın tek yerli filmi Toprağa Uzanan Eller ise mevsimlik işçilerin sömürü ve sefalet yüklü dramına odaklanıyor. Bu hafta gösterime giren tüm yeni filmler sinema yazarı Murat Tolga Şen’in hazırladığı CİNERADAR köşemizde. Tavsiyelerimizi okumadan sakın bilet almayın!

Galaksinin Koruyucuları (Guardians of the Galaxy )

James Gunn’un yönettiği ve Chris Pratt, Zoe Saldana, Dave Bautista ile Vin Diesel’in oynadığı Galaksinin Koruyucuları (Guardians of the Galaxy), 01 Ağustos 2014’de UIP Filmcilik dağıtımıyla UIP Filmcilik tarafından vizyona çıkarılıyor.



Maceracı Peter Quill’in, tüm dünyayı tehdit eden Ronan’ın bulmak için, can attığı bir küreyi çalması ile başlayan bir ödül avı. Ronan’dan kaçmaya çalışan Quill, birbirinden farklı uyumsuz kişilerden oluşan bir grupla zor bir ateşkese zorlanır. Silâh taşıyan bir rakun, ağaca benzeyen bir insansı, ölümcül Gamora ve intikam dolu Drax. Quill, elinden geleni yaparak galaksiyi düşmanlarından bir kez daha korumak zorundadır.

Eleştirmen Görüşü:

Filmin 80'lerin Hollywood çocuk filmlerini hatırlatan küfürbaz ve rahat tonu hiç bir an ukala bir meta parodiye dönüşmüyor. Türün klişelerini bilen Gunn, bu klişeleri kullanmaktan kaçınmazken kendini o kadar da ciddiye almayarak gerçek anlamda bir eğlencelik yaratıyor. Filmin en stilize anlarında bile kendine ait bir espritüelliği var. Karakterlerin bir takım olarak ilk defa göründüğü karizma yavaş çekimde bile birinin esnediğini görebilirsiniz. Tyler Bates’in etkileyici müziğine komplimanda bulunan, hikayeye organik bir biçimde oturtulan 70'ler ve 80'ler pop şarkıları da hoş ve türe göre orijinal bir sürpriz sunuyor.

Galaksinin Koruyucuları, türün en tipik anlarında bile yaratıcılığı elden bırakmıyor. Kocaman kötü uzay gemisinin iyi adamlarla dolu küçük uzay gemilerine karşı savaştığı tipik üçüncü perdesi bile küçük gemilerin kocaman bir ağ yaratması gibi ilginç görselliklerle destekleniyor. Galaksinin Koruyucuları, işte tam Transformers vs. savunucularının söylediği gibi beyninizi kapatıp eğlenmeye bakacağınız bir modern bilim-kurgu/uzay macerası şaheseri. Türün hayranlarına ısrarla tavsiye edilir. Oktay Ege Kozak

Toprağa Uzanan Eller

Ömer Can’ın yönettiği ve Şerif Sezer, Nail Kırmızıgül, Melih Selçuk ile Medya İzgi’nin oynadığı Toprağa Uzanan Eller, 01 Ağustos 2014′de PinemArt Film dağıtımıyla Ömer Can Production tarafından vizyona çıkarıldı.



Toprak, Çukurova’ya mevsimlik işçi olarak giden bir ailenin ortanca çocuğudur. Sekiz yaşında olmasına rağmen hiç okula gitmemiş ve nüfusu henüz çıkarılmamıştır. Ablası Zehra 15 yaşındadır ve yüklü bir başlık parası karşılığı babası tarafından dedesi yaşında bir adama sözlenmiştir. Toprak’ın küçük kardeşi Zeliha ise geçirdiği çocuk felci sonrası görme yetisini kaybetmiştir.

Eleştirmen görüşü:

Denizden Gelen (2009) filminin yapımcısı Ömer Can’ın ilk yönetmenlik denemesi olan Toprağa Uzanan Eller, iyi bir hikaye ve başarılı bir cast çalışmasına sahip ancak yönetmen sanki bu filmi çekerken “festival jürileri” meselesini fazla kafaya takmış ve filmin temposunu olabildiğince düşürmüş. Masal sekanslarında büyülü bir gerçekliğe kavuşan filmin kalanında da daha yoğun bir duygusal ton yakalamak isterdim. Yine de bir ilk yönetmenlik denemesi için affedilmeyecek kusurlar içermiyor.

Ağustos sıcağında ve çok az kopya ile gösterime girmesine rağmen, ıskalanmaması gerek bir film olduğunu düşünüyorum Toprağa Uzanan Eller’in. Filme çekilmesi gereken ama ihmal ettiğimiz meselelere el atması yüzünden bile bu film için bir bilet almaya değer. Murat Tolga Şen

Keşke Burada Olsam (Wish I Was Here)

Zach Braff’ın yönettiği ve Zach Braff, Kate Hudson, Mandy Patinkin ile Pierce Gagnon’un oynadığı Keşke Burada Olsam (Wish I Was Here), 01 Ağustos 2014’de Bir Film dağıtımıyla Calinos Films tarafından vizyona çıkarılıyor.



Aidan, yetişkin sorumluluğunu pek de taşıyamayan iki çocuklu bir aile babasıdır. 35 yaşına gelmiş olmasına rağmen hayattaki yönünü bulamamıştır. Güzel karısı Sarah, kocasının aklı beş karış havada hallerine sinirlense de aileyi bir arada tutmaya çalışır. Babası torunlarının okul masraflarını ödeyemeyince, Aidan çocuklarını kendi eğitmeye karar verir. Onlara bildiklerini aktarmaya çalışırken, aslında kendisinin de hayata dair pek az şey bildiğini fark edecektir.

Eleştirmen Görüşü:

Dine, toplumsal denge ve rollere iştahla değinen, karakter çeşitliliğinde cömert davranan ve haliyle sağa sola da savrulan hikaye, elbette klişelerden ve öngörülen esprilerden de besleniyor. Gerçeklerle yüzleşmenin tahrip edici tarafını yumuşatansa kaliteli mizahı oluyor. Doğa, bilimkurgu referansları, havuz problemi, hayal kırıklığı, pişmanlık ve elbette çocukluk, ‘Eve Dönüş’ün bıraktığı kırıntıları takip ediyor... Dikkat dağıtan sahneler de (kendini kahraman savaşçı olarak hayal ettiği) var. Bir komedi filmi olarak malzemesi fazla, süresi uzun. Bu yüzden de hayli kalabalık. Ama bütününde, eğlenceli ve dokunaklı.

Braff, yeni bir on yılın sonunda, Andrew ve Aidan gibi arayışını sürdüren bir başka ‘A....’ karakteriyle mi devam eder hikayesine, bilinmez... Ama şimdilik, yolun aynı tarafında yürüdüğünü söyleyebiliriz rahatlıkla. Haftanın az sayıdaki filmleri arasında ışıl ışıl parlamayan, en kendi halindeki filmi ‘Keşke Burada Olsam’, kişisel olduğu kadar hayatın içinden de geçen öyküsüyle ‘keşke’yle yetinmeden ‘buradayım!’ demek isteyenler için ideal bir seçim olabilir. Ceylan Özçelik

Attila Marcel

Sylvain Chomet’in yönettiği ve Guillame Gouix, Anne Le Ny, Bernadette Lafont ile Helene Vincent’in oynadığı Attila Marcel, 01 Ağustos 2014’de M3 Film dağıtımıyla Bir Film tarafından vizyona çıkarılıyor.



30’larındaki Paul, iki yaşından beri ona bakan iki aristokrat halasıyla Paris’te bir apartman dairesinde yaşamaktadır. Halalarının en büyük hayali, Paul’u bir piyano virtüözü olarak görmektir. Apartmanlarındaki Madame Proust ile tanışana dek dış dünya ile bağını kesen Paul, hayatın diğer yönlerini hiç deneyimlememiştir. Bu sıradışı kadının müzikle birlikte harmanlayarak Paul’a sunduğu bitki çayı, Paul’un bastırdığı hatıralarını bir bir su yüzüne çıkartır.

Eleştirmen görüşü:

İçsel bir dışavurum hikayesi olarak nitelendirdiğimiz “Attila Marcel”, neden-sonuç ilişkisini etki-tepkiye dayandıran absürt ve gerçeküstü bir film. Kişisel gelişime doğru açılan film, karakterin sıkıntılarını absürt bir biçimde aktarıyor. Hayatın bize yüklediklerini, sıradışı motifler ve metaforlarla soyutlaştıran yönetmen Sylvain Chomet, yüklerden kurtulmamızın ancak hafiflediğimizde mümkün olduğunu dile getiriyor.

Hikaye ve karakter arasındaki dengeyi koruyan Chomet, çerçeveyi, kurguyu ve anlatım dilini başarılı bir şekilde kullanıyor. Montaj sekansı yapmayı seven Chomet, flashbackler ve flashforwardlar arasında ufak hikayeler kurguluyor. Bizi filmin derinliğine iten Chomet, felsefik kuramlarıyla karakterlerin çatısını oluşturuyor ve onları detaylandırıyor. Chomet’in karakterlerini çözümlerken kullandığı mekan ve nesneler kesinlikle gözden kaçmıyor. İşin ilginç tarafı, filmin başladığı noktaya geri dönmesi… Siz şimdi bu nasıl oluyor diyorsunuz? Çok basit: tarih kendini nasıl ki yeniden tekerrür ediyorsa, hikaye de kendini aynı şekilde tekerrür ediyor. Ama sakın, bir sonuca varacağız diye düşünmeyin, çünkü Fransız filmlerinde son yoktur. Siz kendi sonunuzu kendiniz yazacaksınız. Unutmayın bu sizin filminiz! Arzu Çevikalp

CİNERADAR köşesi sinema-TV eleştirmenimiz Murat Tolga Şen tarafından hazırlanmaktadır.  Filmlere ait künye bilgileri üstad Sadi Çilingir'e ait Sadibey.com sitesinden, izniyle alınmaktadır.