Röportaj
27 Nis 2016 16:56 Son Güncelleme: 23 Kas 2018 18:29

17 yıl Gülen grubunda çalışan "Maceracı" Cemaat'e saydırdı!

'Maceracı' isimli pogramla ünlenen ve 17 yıl Gülen grubunda çalışan Murat Yeni, Zaman gazetesine 'paralel yapıyı' anlattı.

Samanyolu Televizyonunda yaptığı “Maceracı" isimli program ile tanınan sunucu Murat Yeni ilginç açıklamalar yaptı.

2014 yılının son günlerine kadar paralel yapıyı destekleyen açıklamalar yapan Yeni, kayyum yönetimindeki Zaman Gazetesine verdiği röportajda ilginç açıklamalar yaparak paralel yapıyı hedef aldı.

Ali Değermenci'ye röportaj veren Yeni'nin açıklamaları, manşetten "Mesele Erdoğan değil Türkiye cumhuriyeti" başlığıyla yer aldı.

İşte "Darbe girişimi başarılı olsa Türkiye 50 yıl geriye giderdi." diyen Yeni'nin çarpıcı açıklamaları:

"HEPSİ AYARLANMIŞTI"

“Darbe girişimi başarılı olsa Türkiye 50 yıl geriye giderdi. Dershane sürecinin hemen arkasından 17-25 Aralık darbe süreci geldi. Bu olaylar esnasında Hizmet, Twitter ile tanıştı. Daha öncesinde Twitter yasaktı. Televizyon bile cemaatin içinde yasaktı. Sosyal medya aracılığı ile nefret oluşturuldu. Bunların hepsi ayarlanmıştı."



Paralel yapının Tahşiye kumpasından dolayı tutuklanan Samanyolu Yayın Grubu Başkanı Hidayet Karaca 2014 yılının Aralık ayında gözaltına alınmıştı. Karaca, sağlık kontrolünden geçirilmek için İstanbul Haseki Eğitim ve Araştırma Hastanesine getirilirken Murat Yeni de kendisini bekleyenler arasındaydı. Yeni, hastanede önünde bir açıklama yaparak, “Ben kendimi ihbar ediyorum. Beni de alsınlar. Beni neden almıyorsunuz" demişti.

"PARALEL YAPI KARGAŞA İSTEDİ"

Paralel yapının istediği tek şey kargaşaydı ve 2 yıldır masum insanları kullanarak yapmaya çalıştığı da o zaten. Lakin tek hesap edemedikleri bu milletin Sayın Cumhurbaşkanı'na olan büyük sevgi ve güveniydi.. Başaramadılar.

"BU HAREKET ÜMMETİ PARÇALADI"

Bu Türkiye Cumhuriyeti'ne karşı bir yapı… Bu Tayyip Erdoğan meselesi değil. Bu mesele devlete yönelik bir mesele. Sayın Cumhurbaşkanı'mızın dediği bir şey var ya: 'Ümmeti parçaladı…' Bu hareket ümmeti parçaladı.

"HİZMET'TEN ÇIKANIN ÖLECEĞİNE İNANILIR"

Müthiş bir çember var. Bu çember nasıl yapılmış, nasıl oluşmuş bilmiyorum ama, Hizmet'in içindeki insan buradan çıktığı anda öleceğine inanır. Böyle bütün insanlara enjekte ediliyor. Bana sorarsanız sistemi ayakta tutan en alttaki abi ve ablaların özverisi ile oluyor. Onlara da yukarıdan emirler geliyor. Yukarıyı da bize hep; bir yere kadar bilin, diyorlardı. Bir yerden sonrasını da bilmeyin. Bize hep bu söylendi.

"GÜLEN PEYGAMBER DEĞİL DEMEK ZORUNDA KALIYORDUK"

"Öyle şeyler oluyordu ki; İslamiyet Hizmet demek, Allah inancını Hizmet biliyorlar. Çevremize Fethullah Gülen peygamber değil, demek zorunda kalıyorduk. Öyle bir algı oluşuyordu ki; Hocaefendi olmadan dua, İslam olmaz, inancı oluşturuldu. Hocaefendi için asla hata yapmaz, inancı oluşturuldu."

"SOSYAL PENCERE HESABI BİZE KODLAR GÖNDERİYORDU"

"Sosyal Pencere diye bir yapı oluşturuldu. Sosyal Pencere her gün başlıklar açıyor, belirli klişeler yazıyor. Bize de bu başlıkları tweet atın, deniliyordu. Biz koyun muyduk? Bu şekilde taban yavaş yavaş hazırlandı. Arkasından 17 / 25 Aralık süreci başlatıldı. Bir süre önce hazırlanan taban, bu süreçten sonra tepki vermesi isteniyordu. Bütün bunlara rağmen Hizmet Camiası Erdoğan'a olan sevgisinden yine tepki vermiyordu. O klik yapı bu işi çok sistematik bir şekilde organize ediyor ayarlıyordu ki, bize resmen kodlar gönderiliyordu. Birçok insan istemeden tweet'ler atmak zorunda kaldı. Sosyal Pencere, Zeybek Havası gibi 10-15 tane klik sosyal medya hesapları oluşturuldu. Bununla birlikte oradan gelen mesajlar tabanda kullanıldı. Ve taban nefret etmeye hazır hale getirildi."

"ERDOĞAN'I YIKACAĞIZ..."

"Erdoğan yıkılacak. Bizi yıkmaya çalışıyor ama biz onu yıkacağız, söyleniyordu. Allah var ben bunu hiç kabul etmedim. Dershane sorunundan sonra 17 / 25 Aralık Süreci gelince tabana her şeyi hazırlayıp sundular. Her şey çok güzel planlandı ve sunuldu."

"FAKİR ÇOCUKLARI DEVLETE YERLEŞTİRİP BİATÇI YAPTILAR"

Hizmet kurumları ücrete tabidir. Hizmet içine girmek için burs almanız gerekir. Bu insanlar özel seçildi. Parasız olanları ve hem de zeki olması gerekir. Ben çok iyi biri olabilirim. Ama zeki değilim. Beni alır iki yıllık okulu bitiririm ama beni kurumlara koyar. Bunlar biatçıdır. Biatçıların akıllı olmalarına gerek yok. Sadece verilen emirlere uyan ihtiyaç sahipleri alınır. Varoşunun, köy çocukları alınır.

"ZEKİ ÇOCUKLARIN NEREDE GÖREV YAPTIĞI BİLİNMEZ"

Hem zeki hem de ihtiyaç sahibi isem beni alırlar, farklı bir eğitimden geçirirler. Bunları biz bilmeyiz. Bu çocuklar okuduktan sonra nerededirler? Nerede görev yapmaktadırlar? Ben çok sorguladım, bu zeki çocuklar nerede, diye kılıf şu: Onları yurt dışına yolluyoruz… Buna da hicret derler. Nerede kim için görev yaparlar bilinmez… İnanılmaz girift bir yapı var. Bu nasıl bir sistemdir anlamak imkansızdır. Kesinlikle bu sistem bizim insanımızın düşüneceği bir sitem değildir. Bu sistemi bu insanlar kurgulayamazlar. Benim milletim açıktır, benim milletim sır saklayamaz. Bu kadar kapalı asla olamaz.